Ana içeriğe atla

Youtuber ve Twitcher Olacaklara Ses ve Mikrofon Tavsiyeleri

Ses kaydı veya ses yatını her zaman en önemli konudur. Bu yüzden ses kaydı yaparken alırken en güçlü silahınız daima sesiniz ve mikrofon kullanım tekniğinizdir. Kayıt sırasında doğru duruş ve teknikler kullanıldığında, orta veya giriş seviye bir mikrofonla bile başarılı bir kayıt gerçekleştirmek mümkün. Tabii bu senaryo tam tersine de dönebilir ve yanlış kullanımlarda binlerce liralık sistemlerden kötü kayıtlar çıkabilir. Bu yüzden ekipmanı doğru kullanmakta önemlidir.

Kullandığınız donanım profesyonelleştikçe hassasiyetleri de artıyor ve kayıt esnasında hatalı mikrofon kullanımından doğan her türlü bozuk ses, kayıt içerisinde daha da belirginleşiyor. Bu da size kayıt sonrasında daha fazla düzenleme yapma zorunluluğu ve vakit kaybı olarak geri dönüyor.

Oysa doğru mikrofon kullanım teknikleriyle kaydedilmiş bir ses kaydında, problemli sesler oluşmadan engellenebilir. Böylece hem temiz ve anlaşılır bir kayıt elde edilir hem de kayıt sonrası bilgisayar başında geçirilen süre kısaltılmış olur.

Mikrofon ile aranızdaki mesafe Kaç olmalıdır?

Mikrofona yaklaşık bir karış kadar mesafeden konuşun (15 – 30cm).
Kayıt sırasında mikrofona mümkün olduğu kadar yakın durmak sesin daha doygun olmasını sağlarken, dinleyiciyi de içine çeken bir etki oluşmasına yardımcı olacaktır.

Eğer gereğinden fazla cihaza yaklaşılırsa bu durum sesin bozulmasına ve patlamasına yol açar. Buna genellikle çamurlu (muddy) ses deniyor ve çok yoğun bas oluşturuyor. İstenmeyen bir durumdur ve dinleyenleri rahatsız eder.Açıkcası bu gibi durumlarda kayıt sonrası post-prodüksiyonda yazılım ile bu problemi düzeltmek oldukça zorlaşıyor. Sorunun çözmeye uğraşmak yerine en başta önlemini almak daha doğru olur.

Mikrofonun konumu
Mikrofonunuzun üç farklı yerleşimi olabilir. Eğer masa üstü bir mikrofon tutucu kullanıyorsanız, mikrofon çene hizanızın biraz altından ağzınıza bakar durumda olmalı. Bu pozisyonun en güzel tarafı ağzınızdan çıkan ses dalgalarının mikrofona direkt çarpmamasını sağlamasıdır.

Eğer masa üzerine tutturulan mikrofon kollarından birini kullanıyorsanız, mikrofonunuzu yukarıdan çene hizanızın üzerinden sarkacak şekilde de yerleştirebilirsiniz.

Her iki kullanım da ağızdan ve burundan çıkacak havanın mikrofon üzerinde istenmeyen sesler yaratmasına engel olunur. Bu seslere de “popping / pop” sesleri ya da ses patlamaları deniyor. Özellikle çok yakın duran mikrofonlarda “p”,“s”.“t” gibi harflerde patlamalara ve tiz rahatsız edici seslere rastlanır. Bunlar daha sonra post prodüksiyon sırasında düzeltilir, minimize edilir.

Pop filtre kullanımı
Mikrofonunuzun önüne mutlaka bir pop filtre yerleştirin.
Böylece hem mikrofonu ağız sıvılarından koruyarak cihazın ömrünü uzatırsınız hem de olası ses patlamaları yumuşar ve mikrofonunuz patlama sesi almadan kayıt gerçekleştirir. Belirli bir kalitenin üzerindeki mikrofonlar pop filtreleri ile birlikte geliyor, yoksa bir tane edinmenizi tavsiye ederiz.

Mikrofonun etrafında oluşan yansıma

Özellikle metal zeminler ve cam alanlar sesi yansıtan zeminlerdir. Mikrofonunuzu koyduğunuz yerin ses yansıtan bir yer olmamasına dikkat edin.

Direkt mikrofona konuşun
Mikrofonunuzu kurduğunuzda öncelikle bir test yapmanızı ve kaydı dinlemenizi tavsiye ederiz. Direkt mikrofona yapılan konuşmanın etkisi ile mikrofonun etrafında yapılan konuşmanın etkisi arasında ciddi bir fark olur. Daha uzak, daha az samimi, sanki dinleyici ile konuşuyor gibi değil bir başkasına konuşuyormuşsunuz hissi verir. Bu nedenle her zaman direkt mikrofona konuşun.

Mikrofonun bulunduğu zemin
Bazı podcast yayıncıları, yukarıda bahsettiğimiz patlama seslerini engellemek için mikrofonun ses alan ana yüzünü 90 derece çevirerek ağızdan çıkan havanın mikrofonun önünden geçmesini sağlarlar. Bu sayede ses dalgası mikrofona çarpıp patlamadığı için ses hataları engellenmiş olur. Ben kişisel olarak sesimi daha kontrollü kullanıp direkt mikrofona konuşmanın etkisini daha çok seviyorum ancak bunu da deneyin ve ses tonunuz hangisinde size iyi geliyorsa o yöntemi tercih edin derim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Wordpress Domain Değiştirme SQL kodları

Wordpress sitenizin domain değişikliği oldukça basit.İlk olarak Ftp üzerinden dosya yedeğinizi sunucuya yükleyin. Ardından phpmyadmin üzerinden mysql veritabanını upload ettikten sonra veritabanı adına tıklayın. sql menüsüne tıklayın açılan pencerede içerisinde bu kodları çalıştırın. Domain isimlerini kendi site isminize göre değiştirmeyi unutmayın. UPDATE wp_options SET option_value = replace(option_value, 'http://www.eskialanadi.com', 'http://www.yenialanadi.com') WHERE option_name = 'home' OR option_name = 'siteurl'; UPDATE wp_posts SET guid = replace(guid, 'http://www.eskialanadi.com','http://www.yenialanadi.com'); UPDATE wp_posts SET post_content = replace(post_content, 'http://www.eskialanadi.com', 'http://www.yenialanadi.com');

9 Adımda Mobil Oyun Yapın

1. Fikir Bulma: İyi bir mobil oyun yapmak için öncelikle bir fikir bulmanız gerekiyor. Bu fikirler oyun dünyasından veya günlük hayattan olabilir. Önemli olan oyunun ilgi çekici, eğlenceli ve yenilikçi olmasıdır. Örneğin günlük hayatınızda gördüğünüz veyaşadığınız bir konuyu senaryolaştırmaya çalışmaktan başlayabilirsiniz. 2. Araştırma: Fikirlerinizi geliştirirken piyasada benzer oyunlar olup olmadığını araştırmalısınız. Bu, oyunu yaparken karşılaşabileceğiniz sorunları önlemenize veya oyunu daha da geliştirmenize yardımcı olacaktır. 3. Platform Seçimi: Mobil oyun yaparken, hangi platformu seçeceğinize karar vermeniz gerekiyor. iOS, Android veya hem iOS hem de Android için mi olacak? Karar vermeden önce her platformun avantajları ve dezavantajları hakkında araştırma yapmalısınız. 4. Oyun Motoru: Mobil oyun geliştirmek için bir oyun motoru seçmeniz gerekiyor. Oyun motorları size arayüz, animasyon, fizik motoru, öğe yönetimi ve kullanıcı arayüzü gibi birçok özelliği sağlayacaktır. Un

PHP Yazılım Dilinin Tarihçesi

PHP ilk olarak 1994 yılında Danimarkalı bir geliştirici olan Rasmus Lerdorf tarafından yazılmıştır. Lerdorf, açık kaynaklı bir web geliştirme aracı olarak başlangıçta kendi ihtiyaçları için kullanmıştır. İlk oluşturulan program, kişisel web sayfasında ziyaretçi sayısını izlemek için bir CGI programıydı. İlk başlarda bu dil ile sınırlı işlemler yapılabiliyordu. 1995 yılında PHP, yeni bir versiyon ile saklanan form verilerini işleyebilen bir dil haline geldi. Bu, web geliştiricilerin sayfa verilerini kaydetmek için ilk kez bir yol sunması açısından önemli bir gelişme oldu. PHP 1997’de PHP 3 çıktı ve bu sürüm, PHP’nin önemli bir dönüm noktası haline geldi çünkü Artifex Software tarafından yazılan ve PHP’nin daha hızlı çalışmasını sağlayan bir motor olan Zend Engine kullanılmıştır. PHP 4, 2000 yılında piyasaya sürüldü ve bu sürümde, PHP’nin HTML ile birleştirilmesi için yeni bir yöntem olan PHP etiketi tanıtıldı ve bu kod bloklarını daha okunaklı hale getirdi. Ayrıca, PHP artık sınıfları v